Senin suçun, kafanda yarattığın birine âşık olmak! Tanımadığın, sadece uzaktan gördüğün, orada olmasının bile hoşuna gittiği birine âşık olduğunu sanmak, senin suçun! Sesini bile duymadığın birisi için ‘o olmazsa yapamam!’ diyor, kendini yırtıyorsun. Yıprandığın kadar sevdiğini sanıyor, kendini dipsiz çukurlara atıyorsun. Saçmalık bu! ‘Bana göre dünyanın en güzel, en kusursuz kızı’ deyip duruyorsun ama onun bir kusurunu görecek kadar tanımadın bile! Senin varlığından bile haberi olmayan birisine gönlünü koşulsuz vermeye hazırsın.



‘Aşk mantıkla yaşanmaz!’ deyip duruyorsun da ne oluyor? Duygularınla yaşadığın aşk sana ne katıyor? Mutluluk? Sevinç? Ben söyleyeyim dost, acıdan ve ıstıraptan başka bir şey katmıyor! Kattığını sanıyorsun ama katmıyor. Şimdi çıkarıp eski yaşantılarından birkaç mutluluk kırıntısını yüzüme vurursun. Farkında değil misin o mutlu anın şu anda seni içten içe yiyip bitiriyor. Kemiriyor. Her an senin bir hatanı arıyor. En zayıf anında bir koku, bir ses, bir gülüş, bir bakışla içinde bir yerde bir yerleri yıkıyor. Mahvediyor seni dostum! Mahvediyor!



‘Aşk insanı hiç mi mutlu etmez? Neden hep kötüye odaklanıyorsun?’ demene şaşırmadım doğrusu. Bak dostum. Bak karındaşım. Bak güzel arkadaşım. Aşk mutluluk getirmez, insanı hiç mutlu etmez demiyorum. Aşk en güzel mutlulukları içinde barındırır ama sahip çıkmazsan en büyük yangını yine o aşk çıkartır. O yangını söndürmek isterken kendi ruhunu söndürürsün de haberin olmaz. Kötüye odaklandığım da yok dostum. Ben senin uyanmanı ve harekete geçmeni istiyorum. Kendine gel artık. Hayallerinde yarattığın birisine değil, gerçek birisine âşık ol! Gerçek aşkı arama, gerçek aşkı sen yarat!



Bu sözleri yakın arkadaşı Tony’e söyledikten sonra sigara içmek için elini cebine attı ama sigarasını bulamadı. Ceketinin ceplerine de dikkatlice baktıktan sonra zihninde bir anda şimşekler çaktı. Son dalını, kafede tanıştığı ve muhtemelen âşık olduğunu sandığı ‘dünyanın en güzel kızına’ ikram etmişti.