Bükük Çatalın Penceresi
İki çorba kaşığı kan ve bir duble Macallan
Biri çatal bıçağın yerini değiştirsin!
Sen dinlen, baba
Hayır be adam!
Hiç yoktur ki acımaları (vardır bazenleri)
Kırıntıları kal�...
Zoru kolay yaptığımız, ruhunuza dokunan eserler.
İki çorba kaşığı kan ve bir duble Macallan
Biri çatal bıçağın yerini değiştirsin!
Sen dinlen, baba
Hayır be adam!
Hiç yoktur ki acımaları (vardır bazenleri)
Kırıntıları kal�...
İnanç
Özveri
Hiçlik
Parmağımı yıllardır saran yüzüğün edindiği yer kadar belirgin bir döngü, kurallarla sıkış tıkış edilmiş bir kitap kadar anlamsız ama ebedi. Lüzumsuz sor...
Bir akşamüstüydü, hatırlar mısın?
Günbatımı sararken ufku,
Seninle ilk kez sustuğumuz o anı.
Sözlerimiz yoktu ama gözlerin,
Dünyayı durduracak kadar gürültülüydü.
Sonra zaman...
Takıntımın dikkatle incelenmesinde her şeyi kaybettik, ve senin kararmış göz altlarında
gerçeği buldum. Şimdi uzun zaman önce unutulmuş anılarımızda yaşıyor her şey: canavarlar, ba...
Bazen geceler de yetmiyor seni sevmeye,
Seni unutmaya,
Seni düşünmeye,
Aynalarda aramaya,
Uzanıyor elim aynada gördüğüm zavallıya,
Sesleniyorum donuk bakışlarına,
Bir çocuk beliriyo...
Elimle toprağı sıktım, soğuk ve nemliydi. Her gün gelir başında beklerdim. 9 gün geçmişti tam. Her gelişimde daha da soğuyordu taş sanki. Koyu harflerle yazılı ismi, tekrar okudum. Akl...
Devamını Oku →
Çok eskilerde severdim bahsetmeyi uzak denizlerden, el değmemiş rıhtımlardan. Uzun yolculuklar beni ben yapardı, inanmazdım bağlılığa bir kaya parçasına. Bundan ötürü geldi başıma en...
Devamını Oku →
Senin suçun, kafanda yarattığın birine âşık olmak! Tanımadığın, sadece uzaktan gördüğün, orada olmasının bile hoşuna gittiği birine âşık olduğunu sanmak, senin suçun! Sesini bi...
Devamını Oku →
Eski tren istasyonunun iki basamaklı kırık merdivenlerinde oturuyorum. soğuk taşın nemi üstüme işliyor, düşünüyorum. istasyonun gürültüsü kulaklarımı tırmalıyor ama ne dendiğini ...
Devamını Oku →